Mevlânâ’nın Yazı Dili Niçin Farsçadır?
Düşman neyem her çend ki düşmen ruyem–Aslem Türkest egerçi hindu guyem
Min defter-i sani sözdin açtım mana
Kul Haca Ahmed men defter-i sani aytım
İki alem işretların meyga saydım
Min defteri sani aytım kani kulak
Kan-yaş töküb yığlamaslar misl-i bulak
Taze taze Hikmet’larım sani defter
İsiz sözüm nadanlarka kılur ebter
Ervahimdin medet tılab okung zinhar
Yaylak-ı sultan çün büved kışlak-ı çobanist in (Divandan)
Çü tuzluk ru turş kerdem kezan şirin buridestem (Divandan)
Men nemihahem ineb hahem üzüm (Mesneviden)
Bu ayrılık oduna nice cigerim yane (Divandan)
Ay bigi sensin gün bigi sensin–Bimeze gelme bameze gelgil
(Divandan)
Senin eylügön kani eger men müttehem başem (Divandan)
Sıdk ile dut kati anun eteğin– Kim sini ilte ol çalaba değin.
Dikeni var bırak, gülef algıl,–Kamusını kogıl bana gelgil.
Ol yola ben eyü kılavuzvan–Sen binüm südümiç kim ağuzvan.
Gözlerün ben açanı ki ~ey göresen,–Değmelerden neçe neçe sora sen.
Ne ki vardur cihanda bildüreven–Sini Hakdan tamam tolduravan.
Ne akılem ne divane gel gör beni aşk neyledi
Geh eserem yeller gibi geh tozaram yollar gibi
Geh akaram seller gibi gel gör beni aşk neyledi
Miskin Yunus biçareyem başdan ayağa yareyem
Dost elinden avareyem gel gör beni aşk neyledi.
İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmekdir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumakdır
Okumakdan mani ne kişi Hakkı bilmekdir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emekdir
Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden eyuca bir gönüle girmekdir.
Dipnotlar:
1 Bu şehirden önce Haremzlilerin başkenti Kât şehri idi.
2 Bak. Helmut Ritter, “Mevlânâ Celaleddin Rûmî ve etrafındakiler”, Türkiyat Mecmuası, Cilt: VII-VIII, sayfa 270 vd.
3 Kutbüddin Mehmed, Moğol saldırısından kaçarak Hazer Denizinin güneyindeki Absükûn adındaki küçük bir adada 1228 yılında ölmüştür.
4 Bu söylentiyi M. Fuad Köprülü’de “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar” adlı eserine almıştır. Bak. Üçüncü baskı. 1976, Ankara, sayfa 217 vd.
5 Şems bu ilk gelişinden iki yıl kadar sonra Şam’a dönmüştü. Mevlana, büyük oğlu Sultan Veled’i, onu buldurmaya yolladı. Sultan Veled de kendisini bulup 8 Mayıs 1247 günü Konya’ya getirdi. Onun bu gelişinde Celaleddin Rûmî’nin evlatlığı Kimya adlı bir kızla evlendi; fakat bu kız, oldukça kısa bir süre sonra öldü. Semş’in 5 aralık 1247 günü içlerinde Mevlana’nın ortanca oğlu Alaeddin’in de bulunduğu yedi kişi tarafından öldürülüp bir kuyuya atıldığı, bir süre sonra oradan çıkarılıp gömüldüğü söylenir.
Kaynak: Belleten, Cilt: XLVII – Sayı: 185 – Yıl: 1983 Ocak